Lela, eine Afroamerikanerin aus New York, reist mit dem Rucksack quer durch die Türkei, in Richtung Armenien, wo sie einen Freund treffen möchte. Ihr Weg ist geprägt von zufälligen Begegnungen, vielen Pausen, atemberaubenden Landschaften, in denen sich bisweilen Spuren der türkischen Geschichte abzeichnen – Ruinen deuten auf Spuren des Völkermordes von 1915. Lela hat ihre ganz eigenen Vorstellungen, auch von der Reise, die sie selbstbestimmt plant. Und da ist auch Yusuf, der ein Gasthaus betreibt.
„Öte“ ist ein Film der Erkundung und Entdeckung, des Überquerens geografischer wie auch persönlicher Grenzen, eine freie empowernde Erzählung, getragen von einer schwarzen Hauptdarstellerin.
New Yorklu Afro-Amerikalı bir kadın olan Lela, bir arkadaşıyla buluşmak üzere sırt çantasıyla Türkiye'den Ermenistan'a doğru yola çıkar. Yolculuğu tesadüfi karşılaşmalar, birçok mola, Türk tarihinin izlerinin bazen görülebildiği nefes kesici manzaralarla karakterize edilir - kalıntılar 1915 soykırımının izlerine işaret eder. Lela'nın bağımsız olarak planladığı yolculuk hakkında da kendi fikirleri vardır. Bir de misafirhane işleten Yusuf var.
“Öte” bir keşif filmi, coğrafi ve kişisel sınırları aşan, siyahi bir başrol oyuncusu tarafından özgürce güçlendirilen bir anlatı.
Lela, an African-American woman from New York, is backpacking across Turkey towards Armenia, where she wants to meet a friend. Her journey is characterized by chance encounters, many breaks, breathtaking landscapes in which traces of Turkish history are sometimes visible - ruins point to traces of the genocide of 1915. Lela has her very own ideas, also about the journey, which she plans independently. And there is also Yusuf, who runs a guesthouse.
“Öte” is a film of exploration and discovery, of crossing geographical and personal borders, a freely empowering narrative carried by a black leading actress.