1990: jeden Tag besucht Großvater Hamit das Grab seiner Frau, die vor fünf Jahren starb. Während Hamit trauert, verändert sich das Leben um ihn herum: die politischen Konflikte der Region erreichen das Dorf, die Bewohner versuchen, sich der allgemeinen Militarisierung zu entziehen und schließlich stellt sich die Frage der Auswanderung nach Deutschland.
Die Unruhen der 1990er sind in Hasan Demirtaş‘ Spielfilmdebüt „Separation“ („Veqetîn - Ayrılık“) indirekt aber unübersehbar präsent; mit einer poetischen, zärtlichen Filmsprache zeigt er das dörfliche Leben bei Mersin in der Osttürkei, und er erzählt von einem doppelten Abschied – von der geliebten Gefährtin, von der Heimat.
1990: Hamit dede her gün, beş yıl önce ölen karısının mezarını ziyaret eder. Hamit yas tutarken, etrafındaki hayat değişir: Bölgedeki siyasi çatışmalar köye ulaşır, köy sakinleri genel askerileşmeden kaçmaya çalışır ve nihayet Almanya'ya göç sorunu ortaya çıkar.
Hasan Demirtaş'ın ilk uzun metrajlı filmi “Ayrılık ‘ta (’Veqetîn - Ayrılık”) 1990'ların huzursuzluğu dolaylı ama açık bir şekilde mevcut; şiirsel, şefkatli bir film diliyle, Türkiye'nin doğusunda Mersin yakınlarındaki köy hayatını gösteriyor ve çifte bir vedayı anlatıyor - sevgili arkadaşa, anavatana.
1990: Every day, grandfather Hamit visits the grave of his wife, who died five years ago. While Hamit mourns, life around him changes: the political conflicts of the region reach the village, the inhabitants try to escape the general militarization and finally the question of emigration to Germany arises.
The unrest of the 1990s is indirectly but unmistakably present in Hasan Demirtaş' feature film debut “Separation” (“Veqetîn - Ayrılık”); with a poetic, tender film language, it shows village life near Mersin in eastern Turkey, and tells of a double farewell - to the beloved companion, to the homeland.